1 Aralık 2012 Cumartesi

#6 merhaba ben pars

merhaba ben Pars,

saf bir iran kedisiyim, yaşım yaklaşık 3, 4.4 kiloyum, kendi cinsime ve yaşıtlarıma göre biraz şişmanım, sahibim gibi balık etli yani. ama sebebim kısırlaştırılmış olmak, tamam tamam kısırlaştırılmış kedilere göre bile azcık fazlam var.

22 ekimden beri "taban"ın evinde kalıyorum, beni nişantaşında babamın yanından aldığı günü hatırlıyorum. kapıdan içeri girer girmez bana sulu gözleriyle bakmıştı . ikimiz de birbirimizden korktuk, o bana elini uzattı ben de iran kedisi karizmamla hiç pas vermeden babamın yanına koştum. babam beni kucağına aldığında, taban benden korkuyordu. sonra onu koklamak için yanına gittim, boyum kısadır benim, onu koklayabilmek için başımı kaldırdım, ancak taban ona bir şey yapacağımı sanmış olacak ki "ne tatlı bişey" diyerek geri çekildi, onu koklayamadım. sonra babam tabana ve yanında gelen sevgilisi tavana benle ilgili şeyler anlattı. yok bunlar pudralarımmış, yok şunlarla oynamayı çok severmişim, mamam buymuş, kumum şuymuş... neden anlatıyor ki babam bunları dememe kalmadan, kendimi hep o veterinere gittiğim taşıma kabında buldum. önce bir huysuzlandım kaçtım ama nafile, babam benimle vedalaşıp beni tavanın eline tutuşturdu.


yağmurlu bir havada nişantaşı sokaklarına vurduk kendimizi, tüm eşyalarım yanımda, bu yeni insanlarla bir yere gidiyordum. önce yine nişantaşında bir eve gittik, arkadaşlarıymış. beni kabımdan çıkardılar, kaçtım. evin en köşesi neresiyse oraya saklandım. taban beni buldu, sesinde benden korkan ama yine de şefkatli olmaya çalışan bir ton vardı. "biliyorum bu ev sana yabancı, biz de öyleyiz ama emin ol bizi çok seveceksin sana babanı askerdeyken hiç aratmayacağız" dedi. o an anladım uzun bir süre onlarla olacağımı. salona yanlarına gittim, ama koltuğun en arkasına girdim. ilk günden kendi sevimli yüzümü göstermeyeyim dedim. gece oradan kalkıp, 3 yıllık semtim nişantaşını bırakıp, anadolu yakasına geçtim. taban yeni annem, tavan da yeni babam olacaktı. eve girdiğimiz an yine kendime bir köşe bulup saklandım, yatakların duvarla arasında kalan boşluklara, dolap  köşelerine girdim. ikisi de çıkmam için yalvardılar. bir gün geçti, iki gün geçti sadece yemek ve tuvalet için yerimden çıktım. beni sevmelerine izin vermedim, sürekl, duvarlara bakıyordum. sanırım 3 yıllık yuvanım değişmesi beni geçici bir depresyona soktu. neden sonra tavanın evden gittiği birgün, ürkek tabanla aynı evde kaldık. beni sevmeyi çok istiyordu, birbirimize yabancıydık ama ben en azından şanslıydım, bir insanla yaşamaya, onun üzüntüsüne alışıktım. zavallı tabana ise hem ben hem de bir kediyle yaşamak yabancıydı. o an onu daha fazla üzmemeye karar verdim, gugıldan iran kedileri üzerine makale okuduğu bir an yanına çıktım beni sevmesi için, yine dolu dolu gözlerle bana baktı, beni sevmeyi öğrenecekti.

bir ayı geçkin süredir aynı evdeyiz, tabanın yanında uyuyorum, onun annem olduğunu biliyorum. tavanın da babam olmasına alıştım, ikisini bir aradayken de seviyorum. bir de üvey  annem var, tabanın ev arkadaşı, o da beni çok seviyor. hiç olmadığım kadar mutlu bir yerdeyim. beni sürekli sevip tüylerimi tarıyor annem. gözümden akan bir damla yaşa tahammülü yok, hemen siliyor gözlerimi. bana içme suyu veriyor, öyle musluktan filan değil. bir de veterinere götürdü beni annem. parazit aşımı oldum, mamamı da değiştirdi, artık market maması değil profesyonel mama yiyecekmişim. bir önceki babam biraz masraftan kısmış, öyle anladım ben.

burada keyfim baya yerinde yani, sahi eski babam bir buçuk aydır neden hiç aramadı? bensizken de onun keyfi yerinde mi acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder