26 Ekim 2014 Pazar

#16 özledim , geri geldim

hayatın döngüsü çok enteresan.. çocukken meraklıydım her şeyi biraz biraz da olsa yapmak isterdim programlarım çok doluydu ve zor yetişirdim maymun iştahlı bir şekilde hiçbir şeyi tam öğrenemeden hepsinden azar azar bilerek bu yaşa geldim. büyümek vs de değil de iş hayatı insanı çok değiştiriyor, resmen hayatta kalma savaşı. kurtlar sofrası tabiri boş değil yani. çirkinleşiyor insan ister istemez, yüzüne kapanan asansörler, bok suratlı pazartesiler, dudaklardan çıkmayı bir türlü bilemeyen teşekkür ederimler günaydınlar. insanlar iyilik yapınca öleceklerini sanıyorlar, herkes kendi hayatını yaşayıp bencilce ölmeye karar vermiş sanki. safça kalbini açıp içini gösterince ya deli oluyorsun ya çatlak. varsın deli desinler, herkes gerçekten kim olarak mutluysa devam etsin ama kaybetmeye yüz tuttuğumuz değerler beni üzüyor. kendim de nerelerde ne hatalar yapıyorum kim bilir. iş hayatı unutturuyor, bambaşka biri oluyorsun. 

hayatta çok mutluyum aslında, sahip olduklarım için çok şükrediyorum karşımda oturan yakışıklı tavana bakıp gülümsüyorum, pars desen zaten mutluluk sebebi o gudubet suratıyla bile neşeme neşe katıyor ama bir yanım hep buruk. bu işi yapmak için mi okudum benler, istanbulda ne işim varlar, benim hayattan beklentim çok basitler vs vs ler zihnimi meşgul ediyor, bir şekil buruk kalıyor kalbim zihnim. çılgınca izmire taşınmayı düşünüyorum. ya da beceremedim diyerek tasımı tarağımı toplayıp ankıroya dönmeyi. çok çok kararsızım, aklım tonlarca soruyla dolu, pişman olur muyum emin olamıyorum. hayatta ne aradığımı, neden dünyaya geldiğimi, amacımın ne olduğunu soruyorum. soruları kendi kendime soruyorum, yanıtları da kendi kendime bulmam mümkün olsa keşke. 

günlerden birgün sanıyorum 02 ekimdi bayram öncesi, metrobüste bayıldım. bi anda dünya karardı, ellerim çekildi, midem boşaldı sanki soğuk soğuk terler indi sırtımdan ve bum !! yanımdaki adamın üstüne yığılıverdim. iyi misinler, su bulayım sizeler. neyse ki hala pamuk kalpli insanlar var, kendime geldiğimde tek hatırladığım çok korktuğum, işte o an istanbuldan taşınmaya karar verdim, bana güvende hissettirmeyen istanbula, beni hırpalayıp serseme çeviren istanbula kızdım, kızdım ve kaçmak istedim. hayatın ne getireceğini bilemiyorum, ama çok ani bir kararla buraları terk edeceğimize eminim. ben küçük dünyamda, tavan yanıbaşımdayken, deniz kenarında pars kucağımdayken huzurluyum, hani bi an gelir, gözünün önünde  bir kare belirir , gözünü kaparsın birkaç saniyeliğine ve açtığında en güzel rüya senindir. işte ben de öyle bir anda, kendimi istanbulda değil yine deniz kenarı bir yerde, bahçeli bir evde görüyorum. kucağımda pars, yanımızda iki köpeğimiz, minik bir erkek bebeğimiz ve dev gibi tavan.... ailem ve birkaç dost. 

hayat pahalı değil, hayaller imkansız değil hiçbirimiz buraya amaçsız gelmedik, amacım ne henüz bilmiyorum ama öğrenmeden , ve görevimi yerine getirmeden ölmeye hiç niyetim yok .

hayatta en iyi bildiğim şey, çok sevmek, amansızca sınırsızca sevmek ve bu yol bana , bize neyi getirecek ise, heyecanla bekliyorum.