7 Eylül 2016 Çarşamba

#33 kaldığı yerden devam edenlerde bugün

saat 12'yi vurdu vuracak. bense üzerinden bir sene geçmiş, iyice tozlanmış bloguma gecenin bir körü uykumun arasında uğradım. pars koltukta tatlı tatlı uyuyor. klavye tıkırtısı, sokaktan bu saatte geçen adamın/kadının 4 tekerli eski model bence gri olan valizinin teker seslerine aldırış etmeden. annesinin oğlu işte, uykusu okyanusun en derin yeri abyss gibi, derin bi' sessizlikten ibaret.

son 1 senenin özetini yapabilecek miyim bilmiyorum, isteğim sevgili blog, gönlümden geçen sadece kaldığı yerden devam edebilmesi, sürdürülebilir olması. fingers crossed diyelim.

bugün insanların birbirine uyguladığı baskı ile, birbirleri üzerinde kurmaya çalıştıkları ego oyunları ile meşgulüm. maruz kaldım. resmen üzerimde baskı uygulandı. birisine kasıtlı olarak kötü davranmak için seçim yapmaya zorlandım, tercih yapmaya  iki kişi arasından birini seçmeye. Sebep ne dersen, anlık sinir belki de. başkalarının fevrilikleri neden bize sirayet etsin ki ? bu kadar mı etkileniyoruz birbirimizden, bu kadar mı etkiliyoruz  birbirimizi? ne zaman başkasının özeline bu kadar girer, ne zaman mahremi üzerinde hak hisseder olduk hatırlayamıyorum. insanlık tuhaf bir yerde askıda duruyor sanki, kimsenin alıp üzerine giymediği bir halde.

1 sene sonra blog a uğrayınca daha karamsar olmuşum gibi geldi, ne de olsa büyümek insanı hep çirkinleştiriyor. dünyanın binbir türlü yüzünü, insanların pisliklerini gördükçe neden iyi kalalım ki zaten?

eskiden kötü olmayı çok zor sanırdım, dünyamda hep iyiler vardı birinin kötü olması için çok iyi bir sebebi olmasına inanmıştım şimdiyse tam tersi, iyi olmak iyi kalmak o kadar zor geliyor ki!

peter pan'e saygı duruşu yapalım: "don't grow up, it's a trap"

1 yorum: