13 Aralık 2014 Cumartesi

#20 mutfaktan mis mis kokular geliyor...

haziran ayında evlendiğimizden beri ilk kez annemlerin yanına tek gittim, tavanı evde bıraktım parsla beraber ben de soluğu bizimkilerin yanında alıverdim. hem yoğun iş temposu, hem evlilik derken bir sürü değişikliği 2014 yılında hayatıma sokup adapte olmak durumunda kaldım. insan kendine zaman ayırmadığını ve yıprattığını nedense aile yanına daha iyi anlıyor. kendimi hayatın akışına kaptırdığımı, kendime zaman ayıramadığımı "to do" listelerim sayesinde farkındaydım ama bu sene emekli olan annemin başladığı kurslar, yeni hobileri, yaptıkları, balkonda baktığı sardunyaları bana bir yanımı eksik hissettirdi. ben de succulent bakıyordum, orkidelerim 6 ay içinde tekrar çiçek açıyordu, limon ağacım tüm meyvelerini vermişti ama yine de yeterinde işe yarar hissetmiyordum. derken annemin yeni hobisi gobleni için yeni desen seçmeye gittiğimizde, sen de al başlarsın dedi. en sevdiğim şey kuşlar olduğu için, kuş desenli bir goblen aldım. aslında istediğim nakış olmasına rağmen, nakış nispeten ileri seviye olduğu için, hiç iğne tutmamış ellerimin goblenle yumuşamasını uygun gördük. şimdi akşamları işten gelir gelmez yemek yiyip goblenin başına oturuyorum, bir yanımda pars, diğer yanda dantel yastığım ve tepe lambam, rengarenk ipliklerim ve ben goblen işliyorum. tavan da oyun oynuyor xboxda beraber oyun oynamadığımız zamanlarda ben goblen işliyorum, o kendi oyunlarını oynuyor. evlilik birbirinin hobisine saygı gösterince ve ayrı dünyalara sahip olunca sanki daha mı güzel ? kendimi yeni hobim ile daha işe yarar hissediyorum. sanki goblen işleyerek dünyayı kurtarabilirmişim gibi. onun dışında kızkardeşimden quizup uygulamasını öğrendim, dünyanın her yerindeki tonlarca insan ile yüzlerce konuda yarışıyor, yeni şeyler öğreniyorum

belki de hayat öğrenmeyi bıraktığımızda çekilmez ve sıkıcı oluyordur kim bilir...

yazının başlığına gelecek olursak, evdeki limon ağacağımız limonlarını döktüğü için hayli üzgündük, kışa dayanamayan ve gittikçe kuruyan narenciyemiz için ağıtlar yakarken tavan limonlu kek yapsana dedi. ben hiçbir zaman tam tarif ile yemek yapamam, illa kendim bir şeyler katmalı eklemeli çıkarmalıyım.. bir nevi uydurmalıyım bir tarafımdan. ağacın dökülen limonlarını tavan toplamıştı, beraber rendeledik ben bildiklerimi derledim topladım ve limonlu kekin sırrınınn süt yerine yoğurtla yapmak olduğunu öğrenip pişirdim.

sanırım ben limonlu keki pek sevmiyorum cheesecake dışında ama isteyen tavandı ve halinden epey memnun gözüküyor. sahi, eline sağlık demiş miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder